19 Aralık 2017 Salı

kum torbası

koşar adım çocukluğuna giden adam
sakallarına takılıp düşmüş,
yapsa da elleriye kum tepeleri
bir dalga da yerle bir olmuş,
yalnız adam
kum torbası geceye yumruklarını savurmuş
dönüp dolaşıp kendine kanamış,
gözyaşlarına ağlamış,
tedavisine silik muayene odasında
cevap verememiş,
her mektup biraz tedavisiz
her adam biraz aşksız kalmış
kanatları olmuş adamın,
dönüp dolaşıp kendine konmuş,
yakışıklı mahkum,
vurun demiş vurun ben ölmem,
serseri bir yargıç
asılmasına karar vermiş
kravatlarının yanına,
ve acımasız
ve yalın
ve soğuk
ve ölü,

gölün manzarasını seven toplum

kavun rengine döndü mevsim,
üstüme yağan hüzün
lezzetli geliyor bana,
en çok da akşamları üşüyorum,
perdeyi araladığımda
odama sızan ışıkta buluyorum huzuru,
ateşe veriyorum od'unu,
odama sızan ışıkla gelen huzur,
tırnaklarımı koparıp kayboluyor,
dağın manzarasını dağdan,
gölün manzarasını gölden daha çok seven toplum,
beni neden bir köşeye atsın,

yanıldım

seni sevdiğim gün şair olmaya karar verdim,
seni sana şiirle anlatabileceğimi sandım,
yanıldım,
sen yüreğimde,
şiirlerden de güzeldin,
yine yanıldım,

şeyh

buraya kadar eşeklerle geldim,
gurbet kuşları doldurdu yaylaları,
kendime bir yer bulamadım aralarında,
yaşayabilmek adına
yalnızlık dergahı kurdum
şiirleri şeyh
kalemleri mürid yaptım,
kuşlar gözcü oldu sebepsiz cinayetlere,
artık taşıyamıyor eşekler
ceset torbalarını,
buradan sonra yoluma
katırlarla devam edeceğim,